
gerçekliğe ulaşmaya çabalarken habire içine uyanıp durduğumuz rüyalar, gerçeğin ta kendisidir belki.
richard linklater'ın, yoğun diyaloglarla dokunmuş filmlere imza atmayı sevdiğini "tape" ve "before sunset"den sonra bu kez de "waking life"ta gördüm. waking life daha çok okunacak bir kitap gibi. rüyalara, gerçeğe, gerçekliğe, zamana, varoluşa dair değiniler ve sorgulamalarla dolu. hiçbir satırını kaçırmamak gerekiyor.
Filmden:
"Ve bence dil de buradan doğdu. Yani, yalıtılmışlığımızı aşma arzusundan ve bir başkasıyla bir çeşit bağlantı kurma durumundan.
Sadece bir hayatta kalma sorunu olsaydı kolay olurdu.
Bilirsin işte, "Su" dediğimizde bir ses çıkarırız. Ya da "Sivri dişli kaplan arkanda"dediğimizde yine bir ses çıkarırız.
Ama galiba gerçekten de ilginç olan şu: yaşadığımız tüm soyut ve kavranamaz şeylerde iletişim kurmak için aynı simgeler sistemini kullanıyoruz. Ne demek "hayal kırıklığı", "öfke" ya da "aşk"? "Aşk" dediğimde ses ağzımdan çıkar... sonra diğer kişinin kulağına çarpar, beyninin kıvrımlı kanallarında yolculuğunu yapar... yani, sevginin bulunduğu ya da bulunmadığı anılardan geçerek, dediğimi kaydederler, sonra 'evet' derler, anlamışlardır.
Peki ama anladıklarını nasıl bilebilirim? Çünkü sözcükler uyuşuktur. Sadece simgedirler. Ölüdürler, anlıyor musun?
Ve deneyimlerimiz o kadar kavranamazdır ki. Algıladığımız pek çok şey anlatılamaz. Dile getirilemez.
Dahası, yani, biz bir başkasıyla iletişim kurduğumuzda, ve biz.. bağlantı kurduğumuzu hissettiğimizde, anlaşıldığımızı düşündüğümüzde, zannedersem manevi bir birlik hissetmiş oluruz. Ve bu duygu geçici olabilir ama galiba bunun için yaşıyoruz.""Sürekli olarak söylediğin bir şeyi düşünüyorum.
- Bir şey mi söylemiştim?
- Evet. Hayatını gözlemlerken ne hissettiğine dair.. ölmekte olan yaşlı bir kadının bakış açısından. - Anımsadın mı?
- Evet, hâlâ da öyle hissederim bazen. Geride kalmış olan hayatıma bakarmışım gibi. Uyandığım hayat onun anılarıymış gibi.
- Kesinlikle. Duydum ki Tim Leary ölürken bedeninin öldüğü ama beyninin hâlâ yaşadığı ana baktığını söylemiş. Herşey bittikten, 6 dakikadan 12 dakika sonraya kadar beynin etkinliklerinin sürdüğünü söylüyorlar. Ve 1 saniyelik rüya bilinci de, uyanıkkenkinden sonsuzluk kadar uzundur. Ne dediğimi anladın mı?
- Evet, kesinlikle. Örneğin uyandığımda10:12 ise ve sonra yeniden uyuyup uzun, karmaşık saatler süren güzel rüyalar görsem uyandığımda sadece 10:13 oluyor.
- Aynen. Böylece bu 6-12 dakikalık beyin etkinliği senin bütün hayatın olabilir. Yani sen şu her şeyin üzerinden geriye bakan yaşlı kadınsın."
Etiketler: sinema