zm_ndd

Perşembe

hay bin yakzan

yakzan(uyanık) oğlu hay(diri)

" göğün ve gök cisimlerinin bana bakan yanlarının sonlu olduğunu kuşkuya yer bırakmayacak bir açıklıkla görüyorum. kuşku duyduğum karşıt yönlerinin sonsuza değin uzaması da imkânsız ve saçmadır. bunu anlamak için göğün duyumsadığım sonlu yönünden başlamak üzere diğer yönde sonsuzca uzayan iki çizgi varsayalım. bu çizgilerin birisinden belirli bir parçayı keserek çıkaralım. sonra, bir parçasını çıkardığımız çizginin ucunu diğerinin ucuyla çakıştırarak sonsuz sanılan yönde izleyelim. eğer o yön gerçekten sonsuz ise birisi eksik, diğeri tamam iki çizginin sonsuzca uzaması gerekir. yani eksik çizginin diğerine eşit olması gerekir. bu ise saçmadır, akıl dışıdır.
eğer eksik çizgi sonsuza değin sürmez, bir yerde sona ererse, sonlu demektir. öyleyse kendisinden parça çıkarılmayan diğer çizgi de bir süre sonra sona erecek, dolayısıyla o da sonlu olacaktır."

ibn tufeyl'in, varoluşuna dair iki varsayımla sunduğu hay bin yakzan'ın hikâyesinden. ki o varsayımların ilkinde iddia hay'ın ıssız bir adada kendi kendine türediğini söyler-iddia dayanaklarıyla beraber sunulmuştur elbet- ikinci varsayımda ise hay, yasak bir aşk/evliliğin meyvesi olarak dünyaya gelmiş ve musa misali sulara bırakılmıştır allah'a emanet edilerek. fakat iki varsayımın da hay'ı yaşattığı mekan aynıdır: ıssız ada. (akıllara ya lost ya da robinson gelmiştir belki, belirteyim araştırmacılar/yazarlarda oluşan genel kanı defoe'nun hay bin yakzan'dan fena hâlde esinlendiği yönünde).
batı robinsonad edebiyatının da babası sayılan ve farklı isimlerce birkaç kez kaleme alınmış hay bin yakzan'ı tufeyli 12. yüzyılda yazmış ve 14. yüzyılda İbraniceye, 15. yüzyılda latinceye çevrilmiş. daha geriye gidersek, hay bin yakzan'a da 9. yüzyılda arapçaya çevrilmiş olan ve farklı versiyonları bulunan salaman ve absal adlı yunan meseli kaynaklık etmiş.
insanın kendi başına, sadece düşünüp gözlemleyerek "insan-ı kamil" aşamasına gelebileceğini, felsefe ve din arasında tam bir uyum sözkonusu olduğunu ve yüce gerçekliklere ulaşmanın bireyselliğini ortaya koymayı amaçlayan hay bin yakzan, dilimize 1923'te mihrab dergisinde, babanzade reşid tarafından yapılmış bir çeviriyle gelmiş. 800 yıl sonra.

hay bin yakzan,
yapı kredi yayınları,
1997.

Etiketler: , ,