zm_ndd

Cumartesi

şişede bulunan not



poe'nun bu öyküsünü ilk okuduğumda, gözlerimin önüne gelen sahnenin kahramanı odiseus'tu. gemi ise, arkadaşlarını toplayıp insanoğlunun bilgiye ulaşmak için varolduğuna benzer birşeyler söyleyerek bilinmez güney yarım küreye ulaşmak amacıyla bindikleri gemiydi. ancak, hedefe ulaştıklarında, dante'nin Araf olduğunu söylediği dağı görmeleriyle beraber, ortaya çıkan kasırga teknelerini sulara gömer.

"Gemi ve içindeki her şeyi yaşlılığın ruhu bürümüş. Tayfa geçmişe gömülü yüzyılların hayaletleri gibi öne arkaya süzülüyor. Gözlerinde hevesli ve rahat­sız bir ifade var; ve parmakları savaş fenerlerinin vahşi ışığında bana dokunun­ca içimi benzersiz bir his kaplıyor, her ne kadar yaşamım boyunca antikacılık yapmış ve Balbec, Tadmore ve Persepolis'teki yıkılmış sütunların gölgelerini, ruhum bir harabeye dönüşene dek içmiş olsam da.
Etrafıma bakınca ilk korkularımdan utanıyorum. Daha önceki fırtına beni tepeden tırnağa titrettiyse, rüzgârla okyanusun savaşı karşısında, ki kasırga ve samyeli gibi kelimeler hakkında bir fikir vermekte yetersiz kalır, dehşetle donakalmaz mıyım? Geminin civarı sonsuz gecenin karanlığıyla ve bir köpüksü sular keşmekeşiyle çevrili; ama her iki tarafımızda yaklaşık birer fersahlık mesafede ara sıra hayal meyal, boş göğe evrenin surları gibi yükselen devasa buz duvarlar görüyorum."

öykünün tamamı

Etiketler: