zm_ndd

Pazartesi

"oyunlar oynandı, gökler kapandı, yenildik"*

tüm karakterlerin "kötü" olduğu bir hikâyede yine de taraf olabiliyorsak eğer, ya da yakınlık duyabiliyorsak birden çok tarafa, bu mutlak kötü'nün olmadığının da göstergesidir bir bakıma.
çocukluktan beri bunu düşünürüm sık sık: hayatıma giren "kötü" karakterleri kendi yanlarından/ ya da kendileri için "iyi" karakter oldukları insanların tarafından düşünürüm. ordan bakınca "iyi" hissetmeleri doğaldır.
böyle bir düşüncenin getirisi, yıllardır hikâyemdeki ve başka hikâyelerdeki "kötü"lerin maruz kaldıkları hâllere acımaklı ve iç sızılı bir bakıştır elbette. ancak yine de iki istisnası vardır bu eninde sonunda "iyi" olan "kötü"lerin: işkenceciler ve tecavüz/tacizciler. bu iki grup insan gözümün önünde kurşuna dizilse gözümü kırpmadan seyrederim adeta. ne olursa olsun "kötü"dür onlar. hikâyeleri ne kadar zengin olsa da acıtma materyalleri açısından, yine de sızlamaz içim.
avrupa birliği hakkında olumlu olumsuz görüşlere sahip olabilirsiniz. ama tüm bunlar bir yana, sanırım bu sürecin en önemli getirisi ülkede resmi elden yapılan gayrı resmi işkenceyi azaltması olmuştur. yıllar yılı polisin götürdüğü bir insan gördüğümde onun karşılaşacağı işkence yöntemlerini kurguladım ben. gözaltı kayıp haberleri canımı yaktı hiçbirini tanımasam da uzaktan yakından. artık içim bir parça daha rahat. tedirginlik, korku ve endişe yine var. işkencenin sıfıra inemeyeceğinin bilincinde olmanın getirdiği bir kadercilikle sarmalandım belki biraz da.. belki lanet olası insanız işte eşref-i mahlûkat olamayan. ama biliyorum ki kimse "kötü" değil aslında.


*t. uyar- yenilgi günlüğü-çarşamba

Etiketler: