zm_ndd

Perşembe



orada oturup ağlamak istedim. hızla yürürken ulu şehrin kalıntıları arasından, koşar adımlarla geçerken yollarından, tüm vücudumda dalga dalga yayılırken heyecan oturup ağlamak istedim tapınağın göğe uzayan girişinin altında. zamanı hiçe sayıp bana kadar ulaşmış olympos'a duyduğum saygıdan oturup hüngür hüngür ağlamak istedim. oysa vaktim yoktu, biliyor musunuz? olympos zamanı aşmış tüm varlığıyla içine almıştı beni. zamansızdı. hepti. içindeydim. ama vaktim yoktu. nekropolise sapan patikaya girip orta yerinde ağlayacak vaktim yoktu. dağların yamaçlarında yıkık dökük duvarlar, kemerler, tüm zemine yayılmış antik parçalar, sütunlar, mozaikler, işlemeli taşlar, kanallar ile, her yanını kaplamış sarıp sarmalamış ağaçlar sular çalılar ile, ağaçların yaydığı gizemli kokusuyla, ucu görünmeyen patikaları, suların altında kalmış duvarları, taşlara oyulmuş yazıları ile, anıtsal mezarları, tanrısal kabartmaları ile, girince kaybolup gidecekmişsin hissi veren ağaç kaplı karanlık yolları ile öyle büyüleyiciydi ki olympos. ve her an bir likyalıyla karşılaşabileceğiniz hissini öyle doğal kılıyordu ki. sanki çekinmeden ayrılsam diğerlerinden ve girilmeye gerek duyulmayan sakin bir yoldan derinlere doğru aksam, bir iki bina geçsem, uzaklaşsam iyice kalabalıktan nefeslerini duyar gibi olduğum olymposlulardan biriyle karşılaşabilirdim. görmesem de geçişini hissederdim yanımdan, hafiften bir sürtünme olurdu, hızla dönüp bakardım, o beni görmezdi ben de onu. o beni duymazdı. ben onu hissederdim sanki. sanki hâlâ yaşıyordu denizin tepesine dikilmiş o "uludağ". san'ki.
2000 yılı fazlasıyla aşmış bu şehir kendini sunuyordu, gizlerini vadediyordu. taşlarına basarken bile içimin titrediği bu yitmeye yüz tutmuş kadim şehirde hıçkıra hıçkıra ağlamak istedim. heyecandan. coşkudan. saygıdan. hüzünden. dedim ya vaktim yoktu; içimden ağlıyorum şimdi.



kaptan eudemos'un lahitinin üzerindeki dörtlük:
son limana girdi demirledi gemi, çıkmamak üzere
çünkü ne rüzgardan ne de günışığından medet var artık
ışık taşıyan şafağı terkettikten sonra kaptan eudemos
oraya gömüldü gün misali kısa ömürlü gemisi, kırılmış bir dalga gibi.

lahitin üzerinde ayrıca bir gemi kabartması ve onun kıç bordosunda da bir afrodit kabartması var. ortadaki çerçeveli (delik) bölümde ise kaptanın yaptığı seferlerden bahsediliyor. söz konusu dörtlükse çerçevenin solunda yer alıyor.

Etiketler: