zm_ndd

Salı

zaman üzerine çeşitlemeler


mehmet ergüven

...

Fotoğraf tarihi, bir bakıma, model ile zaman arasındaki ilişkinin öyküsüdür; başlangıçta sadece poz vardır; fotoğraf makinesinin teknik olanakları bundan ötesine izin vermez çünkü; bu da, aygıtın kapasitesi ile model arasındaki zorunlu mutabakat, daha doğrusu poz süresinin kendiliğinden örtüşmesi bakımından, bugün imrendiğimiz bir sahicilik (katıksız naivite) bahşetmiştir ilk fotoğraflara.Poz, modelin özgür iradeyle el koyduğu zamandır; kamera bu durumda yalnızca fiili varlığıyla önünde duranın değil, kendisi için bekletilen zamanın da kaydını üstlenmiştir. Oyunculuk eğitiminin özünde, bu bekletilen zamanın kamuflesi yatar; duran zaman, akıp gitmekte olanın illüzyonudur burada. Bel­gesel nitelikli bir fotoğrafı inandırıcı kılan olgu, temelde zaman akışının yanılsamasıyla bağıntılıdır - kameranın gafil avladığı şey, modelin denetiminden çıkmış olmaktan ötürü bekletilme şansını yitiren zamandır.Ne var ki, inandırıcı olsun ya da olmasın, fotoğraftaki akan zaman bir illüzyondur son tahlilde - ve ortaya çıkan sonuç, doğal olarak bunun izlerini taşır hep. Görünüşe bir anlık müdahale, ona başka açıdan değil, yoktan anlam ver­mek zorunda bırakmıştır bizi; suretin aslından daha çok yoruma muhtaç olma­sı bundan kaynaklanır - duyarlı levhada yerini alan yüz, gerçek örneğinden her daim daha kışkırtıcıdır.Gerçeğin, fotoğraftaki görüntüde ayrıştığı gerçeklik tarafından soğurulması, içeriğini (anlam) öznel yaşantı ve bilinç niteliğine göre belirleyebileceğimiz bir biçim'in tecessümüyle noktalanır - gerçekliğin sanat yapıtındaki tezahürü, görünürdeki içeriğini her an silkeleyip atmaya hazır oynak (uçarı) biçime çıka­rılan davetiyedir.

...

cogito, 1997

metnin tamamı

Etiketler: