zm_ndd

Salı

uzun süredir aramadığınız bir insanı artık arayamazsınız ya hani, yani aramaya yüzünüz olmaz; ya da mesele başkadır karşı tarafla değil de sizinle ilgilidir. aramak gelmez içinizden belki, belki soğumuşsunuzdur artık. işte ikisinin arası birşey sanırım benimki.
ne yazacağımki'ler, yazabileceğim herhangibir şey için "ne gereği varki"ler... yazsam ne olacak ki'ler vs. vs...
@nicholas rigg
bir de bu üşengeçliğe ve soğumuşluğa ramazan mahmurluğu ve ardından gelen bayram yoğunluğu eklenmişse. hele bu sürece sorumluluklarınız iki katına çıkmış olarak girdiyseniz... bilgisayara sadece oyun oynamak için dokunmaya cesaret edebiliyorsanız. mail adreslerinize 2 haftada bir bakar olmuşsanız; msninizi hiç açmaz olmuşsanız; nete sadece çok acil aramalar için uğruyorsanız; kısacası hiçbirşeye, hiç kimseye kafa yormak istemiyorsanız, elinizi klavye tuşları üzerinde seri ve düzenli hareketlerle oynatmamanız çok çok doğal bir sonuçtur sanırım.
şu sıralar kendimi yeni şeylere tamamen hazırlıksız ve kapalı hissediyorum. uğraştırmamalı hiçbirşey. örneğin; konuşabildiğim, beni zorlamayan, bunaltmayan, ne konuşacağım derdine düşürmeyen insanlar hep yanımda olsun ama öbür tarafta kalanlar hep uzakta olsun. en azından şimdilik. "şimdi"nin süresi belirsiz.

not: bu yazının fonunda ruhi su vardı ve "yine bir gariplik düştü serime" isimli türküyü söylüyordu.

başkabirnot: son 1 haftada tim burton'un iki filmini izledim: 2003'e ait "big fish" ve 2005'e ait "charlie and the chocolate factory". çikolata tadı beklentisiyle izlediğim ve fakat o tadı alamadığım "charlie and the chocolate factory"den sonra, herhangi bir beklentim olmaksızın izlediğim "big fish" fazlasıyla tat kattı geceye. çikolata tadında değildi elbet ama zaten ben de çikolata tadı bulmayı ummuyordum; belki kestane şekeri... daha özgün ve nitelikli bir tat.

Etiketler: ,