zm_ndd

Cumartesi

nasıl olsa hiç paylaşılmıyor

şu ana milyarlarca acının sığabilmesini aklım almıyor. ya da milyarlarca sevincin. ve milyarlarca yaşamın.. ben burada tuşlara basarken birileri işkence görüyor, birileri trafik kazası geçiriyor. (hatta ben bu posta başlarken kaza olasılığı aklına bile gelmeyen birçok insan şu anda kazayı atlatmış ya da maalesef atlatamamış durumda.) yine bu anda sürüyle bebek doğuyor, kimisi ölü doğuyor, kimisi sakat doğuyor. bir sürü düğün oluyor şu an, bir sürü cenaze töreni. insanların bir kısmı denize giriyor, bir kısmı kar altında donuyor. tüm bunlar benim bu yazıyı yazdığım süre boyunca bile değil ilk başladığım anda oluveriyor. oluverme potansiyeline sahip bir dünyada yaşıyoruz. tüm bunları aklım almıyor. algılayamıyorum. insanlar çok zor şeyler yaşıyor, tek tek bilme imkanınız olsa dayanamayacağınız şeyler yaşanıyor dünyada. ama habersizlik etkisizliği getiriyor. haberlilik bile yeterli etkiyi sağlayamıyor ki. kimse kimsenin acısını anlayamıyor. çünkü kimse başkasını kendisiymiş gibi hissedemiyor. bu böyle. kimsenin suçu değil, böyle. nasıl da cuk oturan bir söz: "Ateş düştüğü yeri yakar." yanmıyorken yanmayı ne kadar anlayabilirsiniz ki, ne kadar üzülebilirsiniz yanan için? hem üzülseniz ne olur? ateş sadece düştüğü yeri yakıyor. her insan yalnız.